Theodosius Limanı

Marmara denizi kıyısında inşa edilen ikinci büyük liman olan Theodosius Limanı (Portus Theodosiacus), I. Theodosius (379-395) tarafından XII. Bölgede, zamanında kıyıya hayli derin bir girinti yapan koyda kurulmuştu. Mevcut limanların kapasitesi yetersiz kaldığından, yeni limanların kurulması veya var olanların büyütülmesi zorunlu hale gelmiştir. Lykos Deresi’nin ağzında bulunan derin doğal koy büyük olasılıkla İmparator Theodosius zamanında genişletilmiş ve günün koşullarına cevap verebilecek şekilde güney tarafına, batıdan doğuya doğru uzanan bir mendirek inşa edilmiştir. Theodosius Limanı’nın IX. Bölge’de bulunan doğu ucunda kurulu horrea Alexandrina (İskenderiye hububat ambarı) ve imparatorun adını taşıyan horrea Theodosiana gibi ambar binalarının varlığı, burasının İskenderiye’den veya başka yerlerden gelen gemilerin taşıdığı tahılın ve diğer maddelerin boşaltıldığı oldukça büyük ticari bir liman olduğuna işaret etmektedir. Tahıl ticaretinin, Mısır’ın 641’de Arapların eline geçmesine kadar devam ettiği bilinmektedir. Tahıl önceleri doğrudan kente taşınıyordu. Büyük tonajlı açık deniz gemileri ile yapılan taşıma, Çanakkale Boğazı geçişinde rüzgâr ve akıntı nedeniyle kesintiye uğramakta, gemiler uzun süre boğaz önlerinde beklemekteydi. Bu nedenle İustinianos’un Tenedos’da (Bozcaada) ara depolar inşa ettirdiği ve nakliyenin de bu noktadan sonra daha küçük gemilerce yapılmaya başlandığı bilinmektedir. Ayrıca, şehrin inşa faaliyetlerinde kullanılan Prokonnesos (Marmara Adası) mermeri, tuğla, kiremit, kereste ve yiyecek-içecek ihtiyaçlarının karşılanması da limanın oldukça canlı bir yapıda olduğunu göstermektedir.
Bugün, Aksaray’dan Marmara sahiline dik inen Mustafa Kemal ve Namık Kemal caddelerinin arasında kalan Langa’nın sur dibinde, Marmara’nın güney surları dışına taşan bir semt olduğu ve 13. yüzyıldan başlayarak Yahudilerin iskân edildiği bilinmektedir. Theodosius Limanı, 7. yüzyıl ortalarına doğru Mısır’dan tahıl sevkiyatının sona ermesiyle işlevinin en önemli bölümünü yitirmiş olmasına rağmen, liman olarak kullanılmaya devam edildiği kazılarda ortaya çıkan ve 7-11. yüzyıllar arasına tarihlenen gemi kalıntılarından anlaşılmaktadır. Bu dönemlerde daha çok yakın mesafelerde kullanılan yük gemileri ile balıkçı teknelerinin barındığı bir liman olarak kullanılmıştır. Lykos (Bayrampaşa) Deresi’nin sürekli mil taşıyarak önünü doldurması neticesinde 12. yüzyıldan sonra terk edilmiş ve bu tarihten itibaren çevreden çıkan molozun döküm yeri olmuştur. 16. yüzyılın ortalarında şehri ziyaret eden Petrus Gyllius limanın dolmasıyla ilgili şunları söyler: “Liman doldurulmuş, geniş bostanlara yeşillik ekilmiş, çok az sayıda da arbor (ağaç) dikilmiştir”.